Ìlk yazımla beraber sizlerin arasında bulunmaktan dolayı son derece mutluyum ve heyecanlıyım.
Mevzumuzun uzun, cümlelerimizin öz olması dileği ile.
Sevda…
Sevda kapalı kapının kilidini zorlamak , nasibini aramak.
Bir zamanlar duyduğum şu şiir’den bahsetmek isterim.
*
‘’Azize beşikten mezara kadar bir bakıştıÖncesine yabancı sonrasına ise kapalıydı“İnsan” dedim Azize’ye“Anaların karnında taşıdığı bir Tanrı’dır!”Kundağa sarılınca melek ler korosuBüyüdükçe insan da toplanan n’isyan…Yaşadıkça tevbeler ve yoldan çıkışlar toplamıdır!’’
‘’İnsan, şeytandan fazla melek ten eksik…Aşk’tan yana ise nasibince bir nasipsizlik sofrasıdır!’’
(Kadir Bal (kayıpkentli) )
Sevda gazele mahlika olmak , özleme tuz olmak yaraya basmak. Sevda bu coğrafyaların taşı, toprağı ; ümitsizliğimizin yeşeren gülü.
Denemelere, şiirlere , hikayelere , anekdotlara konu olan bu kutsallık. Ekmek gibi özümüzde bir hayalcesine gözümüzde.
Ahmed Arif’e , Cemal Süreyya’ya , Necip Fazıl’ a şiir yazdıran sevdalık ve daha nicesine konu olan bu karmaşık duygu benliği.
Ve hayatında rol oynayan nasibince kutsal ve yaranırcasına mübarek.
İnsan sevdasını yaşamalı hürcesine ve bu sevdayı kendine dava edinircesine …
Saygılarımla.
Mehmet Akif Ersoy Demir